3 Nisan 2009 Cuma

BALTACI-KATHERİNA MESELESİ

Sayın okuyucularım bildiğiniz gibi 1711 yılında yapılan PRUT SAVAŞI sırasında Rus ordusu Osmanlı ordusu tarafından kuşatılmış,tam yok edilecek ve Rus tehlikesi başlamadan bitecek iken Petro’nun eşi Katherina elindeki mücevherleri de alarak Sadr-ı Azam Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırına gelmiş ve ağlayarak,sızlayarak hatta cinselliğini de kullanarak O’nu barışa ikna etmiştir. denilmektedir.Böylece hem Osmanlı Devlet adamlarına da güzel bir isnatta bulunulmuş ve bir taşla iki kuş vurulmak istenmiştir.Ancak işin aslı bu değildir.O dönemde savaş sırasında bölgede bulunan Hem Türk hem de Rus tarihçilerin kaynaklarında böyle bir bilgiye rastlanmamaktadır.
Katherina’nın barışta rolünün büyük olduğu kesindir.Ruslar’ın elinde cephane azalınca Petro(Deli Petro),bir hamle ile Osmanlı ordusunu yarmayı hedeflemiştir.Ancak böyle bir girişimin intihar olacağını anlayan Çariçe Katherina orduda ne kadar mücevherat,altın,gümüş ve değerli eşya varsa hepsini toplatmıştır.Diğer taraftan da ruslar,Katherina’nın Avusturya hükümdarının kardeşi olduğu haberini yaymışlar ve demişler ki eğer kızkardeşinin başına birşey gelirse Avusturya hükümdarı Osmanlılar’la sulhü(barışı) bozacak.
Katherina’nın hazır ettiği para ve hediyeler başabakan Şafirov tarafından Sadr-ı Azam Baltacı Mehmet Paşa’ya gönderilir.Prut seferi dönüşünde Çar Petro,barışı nasıl elde ettiğini soran Danimarka elçisine,”SADR-I AZAM’I PARA VEREREK BARIŞA RAZI ETTİĞİNİ VE FECİ BİR FELAKETTEN KURTULDUKLARINI” söyler.
Görüldüğü gibi sayın okuyucularımız işin aslı uçkur davası değil,verilen ganimet gibi değerli eşyalardır.Ayrıca eğer bunun kabul olunmaması durumunda Avusturya ile ikinci bir savaşın çıkacağı meselesidir ki bu da Osmanlı için ayrıca önemli bir konudur.Maalesef tarihi tarihçilerin dışında da konuşanların olması bu tip konuların halka yanlış ve yanlı aktarılmasına neden olmaktadır.Özellikle Osmanlı düşmanlığı yapan bazı kişiler ve kuruluşlar için de bu tür konular su-i istimal edilecek konulardandır.Dolayısıyla bizler tarihimizi gerçek tarihçi kimliği olan ve kaynaklara dayanarak konuşan kişilerden dinlemeli ve öğrenmeliyiz.Bir konuyu araştırırken mutlaka o kitabın kaynakçasına bakmalıyız.Kaynakçası olmayan kitapların tarihi bir niteliği yoktur.
Kaynak:
Erhan AFYONCU
Akdes Nimet KURAT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder